Dünyanın temiz enerji üretimi arttıkça, şebekelerde uzun vadeli depolamaya olan ihtiyaç da artıyor. Lityum-iyon piller günümüzde elektrik enerjisi depolamada ön sıralarda yer alsa da, lityum-iyon pillerin birçok alternatifi bulunmaktadır.
Lityum-iyon piller şu anda çoğunlukla 2-4 saatlik kısa süreli uygulamalar için olmak üzere dünyanın enerji depolama kapasitesinin %30’undan fazlasını sağlıyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanım oranı hala düşük olduğundan 8 saatten fazla depolamaya olan talep de nispeten düşük.
Uzun vadeli depolama için de yerleşik bir uzun vadeli iş modeli bulunmuyor ancak 2023, uzun vadeli depolama tedariki, lityumsuz destek planları ve stratejik ortaklıklar açısından rekor bir yıl oldu. ABD Enerji Bakanlığı ve Kaliforniya Enerji Komisyonu, 10 saatten fazla lityum içermeyen enerji depolamaya fon sağladıklarını açıkladı. Birleşik Krallık, basınçlı hava enerji depolaması (CAES), akış pilleri, sıvı hava enerji depolaması (LAES) ve pompalı hidroelektrik depolama (PHS) dahil olmak üzere 6 saatin ötesinde depolamaya yönelik yeni yaklaşımları desteklemektedir.
Geçtiğimiz yıl enerji şirketleri ile lityum dışı enerji depolama sağlayıcıları arasında sözleşmeler imzalandı. Örneğin Almanya’da enerji santralleri demir-çinko pillerin ve CAES pillerin kullanılmış kömür madenlerinde geri dönüştürülmesini düşünüyor. Avustralya, 8 saatten fazla süren 2 GW’lık projeler için uzun vadeli bir enerji depolama yarışması başlattı. Kazanan üç projeden 2’si lityum iyon projesi, biri ise CAES oldu. İlgili başvurularda Lityum ve PHS’nin büyük rakipler olduğu belirtiliyor.
Lityum-iyon pillerin daha önce bu kadar uzun süreli depolama için uygun maliyetli olmadığı düşünülüyordu. Ancak geçen yıl, Çin’in lityum iyon tedarikçileri arasındaki yoğun rekabet ve düşen metal fiyatları, lityum iyon maliyetlerini düşürdü ve onları daha önce ekonomik olmadığı düşünülen depolama süreleri için rekabetçi hale getirdi. Çin, ABD ve Avustralya’nın 6-8 saatlik Li-iyon projeleri var ve bu, 6 saatlik planlanan tüm depolama projelerinin %50’sinden fazlasını oluşturuyor. Bu durum, bu özelliklere sahip projelerde rekabet etmek isteyen alternatif teknolojiler için ek bir zorluk teşkil ediyor.
Lityum dışı depolama yaklaşımlarının için bir diğer önemli zorluk, elektrikli araçlar için de üretim yapan lityum iyon pil üreticilerinin sahip olduğu ölçek ekonomisine sahip olmamaları. Elektrikli araçların popülerlik kazanması lityum iyon pil maliyetlerinde dramatik düşüşlere neden oldu.
Lityum iyon pil teknolojisinde olduğu gibi, var olan tedarik zincirlerinden faydalanabilen lityum dışı depolama teknolojileri, örneğin CAES, LAES, sodyum iyon piller ve yer çekimi depolaması gibi, üretimi ölçeklendirmek için avantajlı konumdalar.
Enerji depolama alanındaki bir diğer önemli gelişme ise sodyum iyon pillere yapılan yatırımların artmasıdır. Sodyum iyon teknolojisi, yerleşik bileşen tedarik zincirlerinden ve lityum iyona benzer üretim süreçlerinden yararlanır. Sodyumun çok daha düşük hammadde maliyetleri, 8 saatten fazla depolama için sodyum iyon pillerini lityumdan daha uygun fiyatlı hale getirebilir. Çin’de ilk 100 MWh’lik sodyum iyon pil projesinin duyurulması bu yönde bir hamleyi gösteriyor.
Gelecekte, fosil yakıtlara dayalı şebeke esnekliği ortadan kalktıkça ve enerji üretiminin büyük kısmı yenilenebilir kaynaklardan geldikçe, 8 saatten daha uzun süreler boyunca uzun vadeli depolama çözümlerine ihtiyaç duyulacağı açıktır.
Lityum depolama maliyetlerinin düşmesine yol açan fiyat rekabeti, alternatif teknolojilerin önündeki en büyük engeldir. Ölçeklenebilen ve teknolojisini ticari olarak kanıtlayabilen teknolojiler, lityum iyon depolamanın mümkün olmadığı alanlarda büyük bir pazar payına ulaşabilir. Önümüzdeki dönemlerde bu gibi gelişmelerden daha sık konuşacağımız kesin.
YASİN KARACA Reklam Müdürü
Yorumlar kapalı.