Tim Forklift, 2023 fuar organizasyonu olarak Gıda Fuarı’nı tercih etti. Firmanın Genel Müdürü Görkem Durmuş ile Tim çatısı altındaki markalar, fuar ve kurulmakta olan İMİAD üzerine konuştuk.
Görkem Bey merhaba. Bize TİM Forklift’in kuruluş hikayesinden bahsedebilir misiniz?
Merhaba, hoş geldiniz. 2008 yılında küçük bir garajda ilk işletmemi kurdum. Şimdi 5 ayrı işletme, 5 ayrı dükkân, 35 personele sahip bir markalar grubuyuz. Tim Forklft A.ş. çatısı altında, kurumsal bir şirket olarak çalışmalarımıza devam ediyoruz.
TİM Forklift bünyesinde hangi markalar yer alıyor? Üreticisi veya temsilcisi olduğunuz markaların hikayesini sizden dinleyebilir miyiz?
Yaklaşık 6 yıl Mitsubishi’nin bölge bayiliğini yaptıktan sonra 2023 başından itibaren Quick Lift ile Yale markasının Anadolu yakası bayiliği anlaşması yaptık. Satış ve servis hizmetlerini Yale marka makinelere çevirmeye başladık ama bunun yanında biz firma prensibi olarak marka ayrımı yapmadan servis hizmeti veren nadir firmalardanız. Yaklaşık 2800 civarında makineye servis hizmeti veriyoruz. Bunun haricinde Energon firmasıyla lityum aküler üzerine bir anlaşma yaptık. Yüksek amper ve voltajlı akülerin
satışını Energon firması üzerinden gerçekleştiriyoruz. Yaklaşık 3-4 yıldır Tenda Litium markamız ile
lityum transpalet aküleri üretiyoruz. Türkiye’de forklift sektöründe ilk lityum batarya üreten firmalardan
biriyiz. Ayrıca 8 kişilik ayrı bir ekibimizle Lotus Elektronik markamız ile elektronik kart tamiri, barkod okuyucu sistemler, yazıcılar vs. işlemler üzerine çalışıyoruz.3 yıldır Mutlu Akü’nün bayiliğini yapıyoruz. Burada endüstriyel akü satış ve servis hizmeti veriyoruz. Eylül ayı itibariyle de Tenda Rendesör olarak traksiyoner ve lityum redresör imalatına başlayacağız. Buradaki hedeflerimiz dış pazar ağırlıklı olsa da iç pazarda da kendimizi göstermeye çalışıp hedeflerimize ulaşacağız.
Redresör ile ilgili bir marka çalışmanız oldu mu?
Redresörde Tenda markasıyla devam edeceğiz.
Sektörel dernekler sizin için ne ifade ediyor? Söz konusu sektörel derneklerin sektörün gelişimine ne ölçüde katkı sunduklarını düşünüyorsunuz?
Biz aynı zamanda Aküder üyesiyiz. İsder, İmder gibi derneklerin küçük çaplı forkliftçileri bünyesine katmak istemediğini düşünüyorum. “Birlikten kuvvet doğar” diye bir söz var. Bizim gibi küçük ve orta ölçekli forklift firmaları sektörün %40’ye yakınını oluşturmakta ve bu kadar büyük bir yapıyı temsil eden bir dernek veya federasyon ya da oda yok. Bunların temelleri atıldı, yani birkaç ay içerisinde İMİAD yani İstif
Makineleri İş Adamları Derneği kurulacak. Burada tamircisinden servisçisine, küçüğünden büyüğüne genel olarak herkes söz sahibi olacak ve bir çatı altında buluşulacak. Buradaki amacımız bu %40’ı daha iyi anlatabilmek ve var olabilir hale getirmek. Platformder bunu çok güzel başardı. Önceden İsder’in içindeydiler, şimdi kendi dernekleri var. Yaptıkları organizasyonları, başarıları görüyoruz. Platform sektörü bizim sektörümüzün belki %20-%30’unu oluşturuyor. Sektör olarak Türkiye çapında toplandığımız zaman güçlü bir dernek olabiliriz. Forklift sektörü Türkiye’deki en iyi sektörlerden biridir.
Gelecekte biz Çin, Amerika, Almanya menşeli makineleri kime tamir ettireceğiz?
En büyük problemimiz kalifiye eleman. Yanlış devlet politikalarından dolayı, öğrenciler meslek liselerine yönlendirilmiyor. Ben meslek lisesi mezunuyum, bizim dönemimizde meslek liseleri yüksek puanlarla öğrenci alan önemli okullardı. Şimdi gördüğüm kadarıyla tabiri caiz ise “bundan bir şey olamayacak en azından tamirci olsun“ mantığıyla gönderilen kurumlar haline geldi. Şu an bakıyorsunuz, mühendis geliyor, tornavida tutmamış, inşaat mühendisi keser görmemiş. Güney ülkelerine indiğiniz zaman görüyorsunuz, Hintliler pazarı ele geçirmiş oluyor. Bu gidişle Afganistan, Pakistan ve Hindistanlı çalışanlar bizim ustaların yerlerini alacak. Bunun çözümü dernekleşmekte yatıyor, bir federasyon bu işleri kontrol edebilir. İmder ve İsder bunlarla ilgili ufak çaplı çalışmalar yapsa da yeterli değil. Sektörün tamamen buna ihtiyacı var.
TİM Forklift’in sektörel fuarlara katılım sağladığını gözlemlemekteyiz. 2024 fuarları için bir planlamanız var mı?
Bu sene itibariyle bir büyüme sergileyince ve firmanın adı ön plana çıkmaya başlayınca fuarlar artık vazgeçilmez bir hal almaya başladı. Markalarımızı ön plana çıkartmaya çalışıyoruz.
Gıda fuarında iyi organize olduğunuzu gözlemledik. Nasıl değerlendiriyorsunuz gıda fuarındaki geri dönüşleri?
Biz zaten ağırlıklı olarak gıdacılara iş yapmaya çalışan bir firmayız. Marketler de çalışma alanımızdan biri. Geri dönüşleri de çok güzel oldu fuarların, yurt içi ve yurtdışı yeni müşteriler kazandık. 2024 yılı için de planlarımız var. Bir forklift fuarına katılmayıdüşünüyoruz. Ama tabii fuarların bir de ekonomik boyutu var. Küçük ve orta ölçekli firmalara çok yük oluyor. Bunların teşviklerini devlet tarafından almakta zorlanıyoruz. Şu anki fuarlara bakınca zaten göreceksiniz (WIN Fuarı’nda da gördük), hiçbir distribütör fuarlarda yer almak istemiyor. Fuarlar da artık dijital hale gelmeye başladı. Satın almacılar sizi internetten bulabiliyorsa problemini büyük oranda çözmüş oluyor. Artık insanlar vaktini ayırıp kapalı bir mekanda fuar ziyareti yapmak istemiyor. Yakın gelecekte “Eskiden fuarlar vardı” gibi şeyler söyleyeceğiz. Sektör, İstif Material Handling gibi yayıncılara kalacak aslında. Dünya bir fuar alanı oldu artık.
Yeni bir fuardan çıkmışken fuar izlenimlerinizi de almak isteriz.
Türkiye’de Fuar organizatörleri reklamı iyi yapamıyor, reklam bütçeleri çok düşük. Onlara da hak veriyorum. O yüzden bizim Türkiye’deki fuarlardan ziyade yurt dışındaki fuarlarda birlik olup gerekirse bir salonu kapatarak dünyanın toplandığı yerlerde kendimizi göstermemiz lazım. Logimat’ta 3 gün geçirdik, iki salonu geze geze bitiremedik. Örneğin birkaç sene önce Antalya Komatek Fuarı’nı ziyaret etmiştim, çok verimliydi, bölgeye yakın katılımcılarla ikili görüşmeleri gerçekleştirmiştik. Ama İstanbul fuarları çok kaotik
geçiyor. O yüzden bence uluslararası kaliteli fuarlara katılmak gerekiyor ya da online fuarlara dönmemiz
gerekiyor. Veya Platformder’in platform günleri gibi iki-üç günlük tanıtım günleri daha mantıklı olabilir. İMİAD belki bu konularda da öncülük edebilir.
Dubai’yle ilgili nasıl bir izlenim edindiniz?
Biz Türkler genelde herkesi Arap olarak görüp tüm coğrafyaya bir etiket takıyor. Körfez ülkeleri, dünyanın dört bir yanından yatırım yapılan bir ülkeyken, yatırımların meyvelerini toplayıp artık dünyaya yatırım yapan ülkeler haline geldi. Dubai’de Birleşik Arap Emirlikleri Üniversitesi’ne gittik, bir dizi görüşmeler gerçekleştirdik. BAE’deki üniversiteler dünyanın en iyi 500 üniversitesi içerisinde yer alıyor. Ülkedeki yaşam şartları bizim fersah fersah ilerimizde. Aramızda bir saat zaman farkı var ama ülkeye inince sanki otuz yıl var gibi hissediyorsunuz. Onlarda da kalifiye eleman problemi var. Az önce bahsettiğim meslek lisesi eğitimine ve teknik eleman eğitimine önem vermezsek, bu eğitimi alan insanları doğru istihdam edemezsek, bir yandan da ekonomide yaşadığımız problemler devam ederse bizim gençlerimiz
Avrupa ya da Körfez ülkelerinde hizmet vermeye başlayacak. Böyle olunca da ülkemizde düşük kalitede elemanlar çalışmaya başlayacak.
Önümüzdeki yıllarda Tim Forklift’in ne gibi projeleri olacak?
İki yıldır enerji işine yatırım yapmayı planlıyorduk, sektöre giriş yaptık. 2024 için artık ihracat odaklı bir anlayış geliştiriyoruz. Bunun bize ne getireceğini bilmiyoruz. Mevcut projelerimizi korumayı ihracata odaklanmayı hedefliyoruz. Ülke ekonomisinden dolayı da yeni projelere yelken açmak istemiyoruz. Yatırımlar artık zor geri toplanabiliyor.
Peki ihracat kaleminde hedeflediğiniz ülkeler hangileri?
Afrika, Arap bölgesi ya da Birleşik Arap Emirlikleri bölgesi bana daha cazip geliyor. Çünkü Afrika’nın kapısı
oradan açılıyor. Bundan yirmi sene önce Afrika’nın kapısı İstanbul’du. Ama bu pazarı kaybettik, şu an Afrika pazarı Dubai’den açılıyor. Yatırımları oralara kaydırmaya çalışıyoruz. Burada hizmet sektörünü devam ettirip ülkenin en büyük ihtiyacı olan ihracat kalemlerine yöneleceğiz. Bugün forklift sektörünün %90’dan fazlası ithal. Devletten hiçbir destek, hiçbir yardım alamıyoruz. Çünkü çok büyük ithalatçıyız, devlet bizi yük olarak görüyor aslında. Bence distribütörlerin tamamı yük. İçerde birkaç tane üretici var. Bunların da ihracata yönelmesi gerekiyor ama daha cazip, daha akıllı, daha mantıklı ve fiyat odaklı çalışmaları gerekiyor. Fiyat, kalite ve performansı optimize etmeleri gerekiyor.
Eklemek istediğiniz bir konu var mıdır?
Yerli imalatçılara sahip çıkmalıyız. Herkes ithalatçılardan ürün almaya çalışıyor. Yüksek kârlılıkla iş yaptığımız bir sektörüz, bu payı yerli firmalara vermemiz gerekiyor. Yerli firmalar ne kadar kuvvetli olursa aslında sektör o kadar sağlam temellerde ilerler. FKK iyi yerli imalatçılardan biridir mesela.
Şimdi yedek parça üretiyor. Bu gibi firmaların önünün açılması, duyurulması konusunda devlet desteği
verilmesi lazım.
İstif Material Handling okurlarına son sözünüz nedir?
Yakında derneğimiz kuruluyor. Ellinin üzerinde forklift ve istif firmasıyla bir araya geldik, tüzük yazıldı, hukuksal aşamaları bitmek üzere. Artık birlik olalım, çözüm odaklı hareket edelim, sektörümüze sahip çıkalım. Derneğin kurulmasındaki en büyük hedefimiz olan teknik eleman sorunumuzu çözmemiz gerekiyor. Sektör olarak meslek lisesinde ilgili bir bölüm açtırmak istesek, protokol imzalamak için derneğe ihtiyaç oluyor. Bu anlamda dernek çok önemli. Tamirci olarak sektöre girecek olan gençler mecburen otomotivden başlıyor, çünkü otomobili görüyor. Bu gençlerin forklift sektörünü tanıması gerekiyor.
Yorumlar kapalı.